İnflamatuvar barsak hastalıkları (İBH) uzun süreli ve vücudumuzun tüm sistemlerini etkileyen hastalıklardır. Bu nedenle hastalığın belirtilerinin ortaya çıktığı dönemden başlayarak tanı ve tedavi süresince kişinin sosyal hayatının etkilenmesi kaçınılmazdır. İBH besinlerin yetersiz emilimi veya alevlenmeler nedeni ile yetersiz besin alınımına yol açarak özellikle çocukluk ve genç erişkinlik dönemlerinde fiziksel gelişmede geriliğe yol açabilir. Hayatın daha hareketli ve dışa bağımlı olduğu bu dönemlerde hastalık alevlenmeleri, fiziksel gelişim problemleri veya hastane yatışı gibi durumlar sosyal hayatta bir takım olumsuzluklara neden olabilir. Ancak bu dönemlerde uygun tedavi ile hastalık alevlenmelerinin kontrol altına alınması ve vücud için gerekli besinlerin yeteri kadar alınımının sağlanması bu sorunları en az düzeye indirecektir. Ayrıca çocukluk ve genç erişkin dönemdeki hastaların başta evebeynleri olmak üzere aile bireylerine de bir takım sorumluluklar düşmektedir. Çocukların manevi anlamda desteklenmeleri hastalıkla mücadele konusunda kendilerini yalnız hissetmemeleri oldukça önemlidir. Erişkin dönem ve daha ileri yaşlardaki hastalarda hastalığın tam olarak kontrol altına alınamadığı dönemlerde karın ağrısı, sık tuvalet ihtiyacı gibi yakınmalar kişinin mesleki hayatını ve iş gücü verimini olumsuz etkileyebilir. Ancak yakınmaları tam olarak kontrol altına alınmış hastalarda bu sıkıntılar minimuma indirilecektir.
Stres ve üzüntü kronik hastalıların getirdiği bir duygu durum bozukluğu olsa da bu durumlar hastalığın alevlenmesine de katkıda bulunabilmektedir. Bu nedenle İBH olan bireylerin gerekli olduğunda bir psikolog veya psikiyatrist tarafından değerlendirmesi gerekebilir. Bazen sadece kişinin stres veya üzüntü yaratan durumdan kurtulması hastalık tedavisine beklenenden daha fazla katkıda bulunabilir.
İBH da önemli olan bir başka husus da gebelik, çocuk sahibi olma ve emzirme dönemlerinde yapılması gerekenlerdir. İBH genç yaş hastalığı olması nedeniyle hastaların çoğu doğurganlık çağındadır ve anne-baba adayıdırlar. İBH anne-baba olmaya engel bir hastalık değildir. Tedavide kullanılan bazı ilaçlar, geçirilmiş ameliyatlar ve Crohn hastalığı seyrinde oluşabilecek karın içi yapışıklıklar doğurganlığı etkileyebilir. Ancak hepsinin çözümü genellikle vardır. Çocuk sahibi olmak isteyen İBH hastası erkek ya da kadın mutlaka bu kararı verdiği anda gastroenteroloji doktoruna danışmalıdır. Bu dönemde hastalığın inaktif olması ve bebeğe zararlı ilaçların kullanılmaması gerekir. Genel olarak sık karşılaşılan bir durum da hastanın bebeğe zararlı olabileceği kanaatiyle kullandığı ilaçları kesmesi olup bu tamamen yanlış bir tutumdur. İBH’da kullanılan pek çok ilaç gebelik süresince de kullanılabilmektedir. Bu nedenle gebelik öncesinde veya sırasında kesinlikle hekimin önerdiği ilaçlar kesilmemelidir. Eğer ilaçlar kesilirse hastalık alevlenebilir bu da bebeği ve anneyi tehlikeye sokar. Gebelik oluştuktan sonra kadın doğum uzmanı ve gastroenteroloji doktorunun birlikte hasta takibi gerekecektir. Doğumdan sonra emzirmede sakınca yoktur ancak bazı ilaçların süte ve bebeğe geçilebileceği unutulmamalı ve bu konuda hekimden bilgi alınmalıdır.
Sosyal hayat, alışkanlıklar ve hobiler İnsan yaşamımın önemli bir parçasıdır. Gerek Crohn hastalığı gerekse ülseratif kolitli çoğu hasta zaman içinde sosyal hayat ve alışkanlıklarını hastalıklarına ve tedavilerine uyumlu şekilde düzenlemektedir. Doğru bir tedavi yaklaşımı ile hastaların herhangi bir sosyal faaliyet veya alışkanlıktan vazgeçmesi gerekmeyecektir. Ancak sigara ve alkol bağımlılığı gibi durumlar hem hastalığın seyrini kötüleştirmekte hem de ilaç uyumunu bozarak tedavi başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle Crohn hastalarının sigaranın kendileri için en büyük düşman olduğunu bilmeleri çok önemlidir. İBH olan kişiler genellikle olması gerekenden daha düşük kilolarda olsalar da her iki hastalık için ideal kilo ölçülerini korumak, düzenli egzersizler yapmak kişinin iyilik haline olumlu yönden katkı sağlayacaktır.